PKK terör örgütünün feshi sonrasında siyasi mahkûmlara yönelik yeniden yargılama gibi alternatif çözüm yolları gündeme gelirken, kader mahkûmlarının bu konunun dışında tutulması Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olacağı gibi; FETÖ mensubu hâkim ve savcıların verdiği haksız ve orantısız kararlar nedeniyle mağdur olmuş on binlerce insanın yeniden yargılanma imkânı bulamadığı bir süreçte, yalnızca siyasi mahkûmlara böyle bir imkân tanınması büyük bir adaletsizlik olacaktır.

Zira söz konusu örgüt, adli suçların tamamını işleyen bir yapılanmadır. Dolayısıyla toplumsal barış sürecinde ayrım yapılmaksızın, adalet ve eşitlik ilkeleri doğrultusunda hareket edilmesi, hukuki ve vicdani bir gerekliliktir

Anayasa Mahkemesi’nin 2022 yılı verilerine göre yargılamalarda hak ihlali oranı %77’yi aşmıştır. Bu oran; geçmişte örgüt mensubu hâkim ve savcıların etkisiyle verilen kararların doğurduğu adaletsizlikleri ve COVID-19 sürecinde yapılan hızlı, çevrim içi yargılamaların yol açtığı hak kayıplarını açıkça ortaya koymaktadır.

Ceza hukukunun amacı bireyleri ıslah ederek topluma yeniden kazandırmaktır. Ancak cezaevlerindeki aşırı kapasite, sağlık hizmetlerine erişimdeki zorluklar, insan onuruna aykırı yaşam koşulları ve yaygın hak ihlalleri bu amacın gerçekleşmesini engellemektedir.

Gelinen noktada, hukukun temel ilkelerinden biri olan “umut Hakkı’nın tesisi, adaletin yeniden sağlanması ve toplumsal barışın güçlendirilmesi adına, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında kapsamlı bir Genel Af çıkarılması zorunlu hale gelmiştir. Bununla birlikte, adli mahkûmlara yönelik sicil affı da geçmişin izlerinin silinmesi ve toplumsal eşitliğin sağlanması için elzemdir.
Bilgilerinize saygıyla arz ederiz.



Adil Yaşam Derneği
M. Haluk Çavuşoğlu