Bizzat tanımıyor, tanışmıyoruz ama..
Bizleri, WhatsApp, Facebook, Xtwitir, Telegram ve Linkedin gibi imkanlar ile bizleri bir araya getiren sanal dünyanın sağladığı imkanlar dışında bir birimizi bizzat görmemiş, merhaba edip, el ele de olsa dokunmamış, bir çay yada bir kadeh rakı bile içmemiş ama aynı dünya çerçevesinde bir birimizi takip edip, zaman zaman da yazışmış, bazen de telefon aracılığı ile 40 yıllık dost edası içinde bir birimize seslenmiş, düşüncelerimiz aktardığımız köşe yazılarımız üzerinde kritikler yapmışız..
Her birimizin hepimizin olan bu ülkenin, bu dünyanın daha güzel olmasına, aynı dünya da yaşayan tanıdık, tanımadık insanların hak, hukuk ve özel hayatlarının en güzel şekilde demokrasi içinde adaletçe paylaşılan bir düzen içinde insanca yaşamalarına katkı adına gazetecilik mesleği içinde gayret etmiş, yazmış yorumlamış bir birlerine uzak ama düşüncelerinin aynı nokta da buluştuğu insanlar olma dışında başka bir şey yapmamışız..
Yani insanlık onuru adına, yaşam kalitesi, refahı için karınca, kararınca imkanlar ile çıkardığımız gazeteler, yayınladığımız internet haber sayfaları ve muhabirliklerini yaptığımız ajans, medya kanalları ortaya konulan çaba ve gayreler adına gazetecilik denen meslek aracılığı ile çırpınıp durmuşuz..
Ve bu mücadelenin diğer bir adı olan İnsanlık Onuru için kalemimizle, sözlerimizle, hal, hareketlerimizle bir hayli riskli denen gazetecilik alanında saklanmamış, tüm gözlerin önünde yani açık alanda kendimizi ortaya koymuş insan olmaktan başka bir iş yapmamışız..
Ve adına gazetecilik denen bu güzel ama bir o kadar zor mesleği kendilerine onur meselesi etmiş insanlar olmaya çalışmışız..
İşte bu duyguları taşıyan, seslendiren bir gazetecilerden aldığım bir telefon çağrısı ile memleketim Ardahan’dan kilo metrelerce uzakta bulunan Antalya’ya davet edilmiş, ve şu an adı İletişim Başkanlığı olan Başbakanlık Basın Bayın Enformasyon Jüri Özel Ödülü, Gazeteci Metin Göktepe Gazetecilik Ödülü ve onca ödülü almış bir gazeteci olarak bitmek üzere olan 2025 YILININ ONUR ÖDÜLÜ‘ne laik görüldüğümü haber almış, ülkemde ve dünya da yaşanan onursuzluklara adeta göz yaşı döken yağmurlu bir günde kendimi, ülkemin turizmin başkenti denen kentte bulmuştum.
Antalya’da faaliyet gösteren ‘Gazeteciler ve Medyacılar Cemiyeti‘ (GMC), gazetecilikte ortaya koydukları çaba ve gayretleri dolaysıyla her yıl verdikleri onur ödülüne bu yıl beni laik gördüklerini belirtip, davet ettikleri, Ardahan değil, Antalya’da 81 kentte gelen bir çok gazeteci meslektaşımla tanışma imkanı da bulurken aldığım onur ödüllünün öneminin yanında 36 yıla yaklaşan gazetecilik hayatımda yüklediğim yükler dolaysıya artık yorulan ve bükülen sırtımda ki sorumluğu da ağırlaştırdığını da his ediyordum…
Çünkü, ‘GMC tarafından her yıl geleneksel olarak verilen ödül, gazetecilik mesleğini etik değerlerden ödün vermeden, tarafsız ve kamu yararını merkeze alan bir anlayışla sürdüren Gazeteci Fakir Yılmaz, uzun yıllardır sahada yürüttüğü titiz, cesur ve sorumluluk bilinci yüksek haberciliğiyle yerel basında güvenilirliğin ve istikrarlı yayıncılığın önemli temsilcilerinden biri olarak 2025 Yılı Onur Ödülüne Laik Görülmüştür‘ anasonu duyarken sevinmektense gazetecilik mesleğimde ki sorumluluğumun daha bitmediğini hata yeniden başladığını da anlıyordum.
Ve kendilerine teşekkür eden beni, ‘Yılın Onur Ödülü’ne laik görüp, diğer gazeteci arkadaşlarımı meslekleri dalında ortaya koydukları çabalar dolaysıyla ödüllendiren 81 kentin gazetecilerinin bir araya geldiği sivil toplu örgütü Gazeteciler ve Medyacılar Cemiyeti‘ GMC‘nin yöneticileri ile meslektaşlarımın bana bakan gözlerinde parlayan ışık ile ödülümü almak için çıktığım sahnede ülkemde gazeteciliği ne kadar yaptığımızı da sorgulanması gerektiğini sorguluyordum..
Bu soruma karşılık meslektaşlarımın her birinin verdiği cevap, gazetecilikte yaşanan sorun ve sıkıntıların aşılması için bu ödülü kendilerine vermesi gerekenlerin;
Aslında, 86 milyonluk ülkede ancak 800 bin gazete satıldığını bilmesi ve her gün günlük bir gazete alması gereken okurun, kendisine bağlı olmayan ama gazetecilerin kendilerinin üçüncü gözleri olarak görmeleri gereken iktidarların, muhalefetin, bürokrasinin ve reklamları, destekleri, sponsorlukları ile yanlarında olması gereken iş dünyasının olması gerektiğini belirtiyordular..
Çünkü kendilerinin yani gazetecilerin verdiği bu mücadelenin tek amacının onlarında içinde olduğu insanlık onurunun baş tacı edilmesi için olduğunu anlatıyordular.

Ve biz gazetecilerin insanlık adına verdiği bu mücadeleyi her insanım diyenin vermesi ve kendileri için yani insanlık adına verilen çabayı, gazeteciliği onur ödülü ile ödüllendirilmesi gerektiğini söylüyor, anlatıyor, yazıyorlardı..
İşte benimde 36 yıldır tek yaptığım, yazdığım, söylediğim buydu..
Adı da gazetecilikti..
Teşekkürler GMC, teşekkürler Antalya..



YORUMLAR