Bazı yalnızlıklar, en çok da kalabalıkların içinde hissedilir.
Yanınızda biri vardır ama ruhunuzun yanında kimse yoktur. Göz göze gelirsiniz ama bakışlarınız birbirine değmez. Aynı evi, aynı hayatı paylaşırsınız; fakat bir türlü aynı duyguda buluşamazsınız. İşte tam da bu yüzden, en çok da ilişkilerde yalnız kalır insan.
“Eşim beni anlamıyor…”
Bu cümle, bir iç çekişin, bir sitemin, bir kırgınlığın özetidir. Çoğu zaman gidenden değil, yanınızda kalıp sizi görmeyenden derin yara alırsınız. Çünkü anlaşılamamak, terk edilmekten daha ağırdır. Sizi dinlemeyen bir ses, duymayan bir bakış ve görmeyen bir kalp, zamanla ruhunuzda sessiz bir boşluk oluşturur.
İlişkilerdeki Yalnızlık Nasıl Başlıyor?
Yalnızlık çoğu zaman büyük kavgalarla değil, küçük suskunluklarla başlar.
Akşam yemeğinde konuşulmadan geçen dakikalarla…
Göz teması kurmadan edilen “gün nasıl geçti” sorularıyla…
Ve zamanla sıradanlaşan, mekanikleşen sevgi sözcükleriyle.
Toplum, bize konuşmamayı öğretti. Kadınlara “sorun çıkarma”, erkeklere “güçlü ol” dedi. Oysa ilişkiler sadece dışarıdan bakıldığında sürdürülebilir hale geldiğinde değil, içten içe hissedildiğinde gerçektir.
Toplumun Ruhuna Yayılan Yalnızlık
Bugün sadece bireyler değil, toplumun kendisi de yalnızlıkla kuşatılmış durumda. Herkes bir diğerini duymaya çalışıyor ama kimse kimseyi tam anlamıyor. Sosyal medya, kalabalık organizasyonlar, lüks sofralar yalnızlığı örtbas eden geçici perdelerden ibaret. Oysa her ilişkinin içinde, görülmeyi ve duyulmayı bekleyen bir kalp var.
Yeniden Birbirimizi Duyabilir miyiz?
Empati, yalnızca karşıdakinin söylediklerini duymak değil; o sözlerin ardındaki duyguyu anlayabilmektir. Eşinizin size neden kızgın olduğunu değil, aslında neden kırıldığını hissedebildiğinizde değişim başlar. Belki de en derin bağ, en sessiz anlayışla kurulur.
Ne Yapmalı?
• Eşinize günde bir kez gerçekten “Nasılsın?” diye sorun.
• Cevabını bekleyin.
• Duygularınızı bastırmak yerine paylaşmayı deneyin.
• Sevginizi sadece sözle değil, eylemle de gösterin.
• Birlikte sessiz kalmayı değil, birlikte üretmeyi, konuşmayı, anlamayı seçin.
Son Söz:
İlişkilerdeki yalnızlık kader değildir. Anlaşılmak, lüks değil temel bir ihtiyaçtır. Yalnızlık içinde çürüyen evlilikler yerine, anlayışla yeniden filizlenen sevgi hikâyeleri yazmak elimizde. Yeter ki önce kendimize, sonra birbirimize yüreğimizle yaklaşabilelim.
Prof. Dr. Kürşat Şahin Yıldırımer’in resmî blog sayfasını ziyaret edebilirsiniz:
https://ayaktangelensaglik.com
YORUMLAR