Aşk mı, Bağımlılık mı?
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Aşk mı, Bağımlılık mı?

18 Ağustos 2025 - 09:20

Kopamayan Bağlar: İlişkilerde Bağımlılığın Görünmeyen Zincirleri…

İlişkiler, insan hayatının en güçlü bağlarından biridir. Ancak bazı ilişkiler vardır ki, bağ olmaktan çıkar ve zincire dönüşür. Kişi, partnerinden ayrılamaz; onun onayına, varlığına ve hatta yokluğuna bile bağımlı hale gelir. Psikiyatride bu durum, bağımlı kişilik bozukluğu ve “ilişki bağımlılığı” kavramlarıyla açıklanır.

Ünlü psikiyatrist Otto Kernberg, bağımlı ilişkilerde bireyin kendi benliğini adeta partnerinin kimliğinde erittiğini, bunun da özsaygıyı zayıflatan patolojik bir yapıya dönüştüğünü belirtir. 

Yani birey, “ben kimim?” sorusunu kendi başına yanıtlayamaz, cevabı partnerinin davranışlarında arar. Bu nedenle terk edilme ihtimali, kişinin varoluşunu tehdit eden bir kaygı yaratır.

Benzer şekilde, Amerikalı psikiyatrist Irvin Yalom, terapötik çalışmalarında bağımlı ilişkilerin altında yatanın çoğu zaman “yalnızlık korkusu” olduğunu vurgular. Ona göre, bu korku öylesine güçlüdür ki, kişi sağlıksız bir ilişki içinde kalmayı, yalnızlığın derin boşluğuna düşmeye tercih eder.


Sosyolojinin Penceresinden Bağımlı İlişkilere Baktığımızda 

Sosyoloji de bu bağımlılık döngüsünü farklı bir açıdan ele alır. Fransız sosyolog Émile Durkheim, toplumsal bağların insan varoluşu için temel olduğunu söyler. Durkheim’a göre, bireylerin ilişkilere bu kadar sıkı sıkıya sarılması, modern toplumun getirdiği yalnızlaşmanın bir yan ürünüdür. Yalnızlaşan birey, ilişkide bulduğu aidiyet ve güven duygusuna sığınır; bu da bazen sağlıksız bir “düşkün ilişki” biçimini alır.

Alman sosyolog Erich Fromm ise, “özgürlükten kaçış” kavramıyla, insanların bağımsız olma kaygısından kaçarak bir ilişkiye teslimiyetle sığındıklarını dile getirir. Bu bakış açısına göre, bağımlı ilişkiler yalnızca psikolojik bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal koşulların birey üzerindeki baskısının da yansımasıdır.

İlişkinin Tutkusu mu, Tutsaklığı mı?

Bağımlı ilişkilerde birey, çoğu zaman aşkı yaşadığını sanır. Oysa aşkın özgürleştirici yönü yerine, kısıtlayıcı ve nefes aldırmayan bir zincirin içinde kalmıştır. İlişki, bir güven limanı değil; çıkılması zor bir hapishaneye dönüşür.

Psikiyatri ve sosyolojinin ortak dili bize şunu söylüyor: İlişkiler, insanı büyütmeli, geliştirmeli, özgürleştirmeli. Eğer bir ilişki, korkunun, kaygının ve teslimiyetin üzerine kurulmuşsa; artık aşk değil, bağımlılıktır.


Zincirler Kırılabilir

Bağımlı ilişkilerin en belirgin özelliği, bireyin ilişkiyi kaybetme ihtimalini ölümcül bir tehdit gibi algılamasıdır. Bu nedenle kişiler, kötü muameleye, ihanetlere hatta psikolojik şiddete rağmen ilişkiden kopamazlar. Ancak psikoloji bize gösteriyor ki, bu zincirler kırılabilir.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve EMDR, kişinin kendi düşünce kalıplarını sorgulamasına ve “Onsuz yaşayamam” inancının yerine daha sağlıklı düşünceler yerleştirmesine yardımcı olur. Grup terapileri ve destek toplulukları da, bireyin yalnız olmadığını görmesini sağlar.

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

YORUMLAR

  • 4 Yorum
  • GÜLGÜN KIRGIZ Uwakwe
    4 hafta önce
    Aynen katılıyorum. Tamamen bağımlılık. Aşk diye bir şey yok bence para yoksa aşk da yoktur. Para yoksa bağımlılık da biter inan. Hayatta her şey maddiyat oldu artık. Ama bazı ***lar özellikle 50 yaş üzerindeki kişiler 45 50 yaş üzerindeki kişiler kendilerinden genç kadınlara veya erkeklere onların güzel sözlerine jigololara inanarak kendilerini kaptırıyorlar aşık olduk zannediyorlar her şeyini yedirip içiriyorlar soyup soğana çeviriyor genç taraf ondan sonra bırakıp atıp gidiyorlar hayat bu düzen üzerine kuruldu artık her şey maddiyat üzerine kuruldu çok acı bir gerçek ama maalesef ki böyle sevgiyle kal
  • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    3 hafta önce
    Yorum için teşekkür ederim
  • Nükte
    4 hafta önce
    Gözlemlediğim boşanma durumunda erkek giderken fikrimi sordu eksik benim yapmam gereken neydi o anda içimden gelen bireydiniz eksik yok aile olmak bir kat daha çıkmak istiyorsanız sorumluluktan kacmadan bir kata daha çıkmak al sorumluluğunu üstünlük savaşı çatışmasından da çık kızlar aldı başını yükseliyorlar geri de kalma çok teşekkürler hocam
  • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    3 hafta önce
    Yorum için teşekkür ederim