Borderline Kişilik Bozukluğunun Görünmeyen Yüzü
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Borderline Kişilik Bozukluğunun Görünmeyen Yüzü

22 Haziran 2025 - 19:56

Hayat, birçok kişi için düz bir çizgide ilerlemeyebilir. Kimileri için sabah sevinçle uyanmakla akşam dipsiz bir boşluğa gömülmek arasında sadece birkaç saat vardır. Bu duygusal iniş çıkışların, yoğun öfke patlamalarının ve terk edilme korkularının merkezinde yer alan bir psikolojik bozukluk var: Borderline Kişilik Bozukluğu (BKB). 

Halk arasında çoğu kez “dengesizlik” ya da “duygusal oynaklık” olarak yanlış bir şekilde etiketlenen bu durum, aslında oldukça karmaşık ve derin psikodinamik süreçlerle şekillenen bir kişilik yapılanmasıdır.

                 Sınırda Bir Kişilik

“Borderline” kelimesi, bir zamanlar nevroz ile psikoz arasında bir yerde olduğu düşünülen bireyleri tanımlamak için kullanılıyordu. Ancak günümüzde bu terim, duygusal regülasyon zorluğu, kimlik karmaşası, yoğun terk edilme korkusu, ani başlayan ve aynı hızla biten ilişkiler ve kendine zarar verme davranışları gibi belirtileri olan bir kişilik bozukluğunu tanımlamak için kullanılmaktadır.

BKB’li bireyler genellikle “ya hep ya hiç” şeklinde düşünen, insanları ya tamamen idealize eden ya da bir anda değersizleştiren bir bakış açısına sahiptir. Bir gün “bensiz yapamaz” dedikleri kişi, ertesi gün “hayatımı mahvetti” olarak tanımlanabilir. Bu ani duygusal salınımlar, hem bireyin kendisi hem de çevresi için oldukça yıpratıcıdır.

    Bağlanma Travmaları ve Beyin Kimyası

Araştırmalar, borderline kişilik bozukluğunun çocukluk çağında yaşanan duygusal ihmal, istismar ve bağlanma travmalarıyla yakından ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle güvenli bağlanma kuramayan bireyler, yetişkinlikte duygusal dalgalanmalara ve ilişki istikrarsızlıklarına daha yatkın hale gelir.

Bununla birlikte, yapılan nörobilimsel çalışmalar, BKB’li bireylerde amigdala gibi duygusal tepkileri yöneten beyin bölgelerinin daha aktif çalıştığını, buna karşılık prefrontal korteksin yani karar verme ve dürtü kontrolünden sorumlu alanın baskılanmış olduğunu göstermektedir. Bu da bireyin öfkesini ve üzüntüsünü düzenleyememesine, tepkisel davranışlar göstermesine neden olur.

     İlişkilerde Tükenen Sınırlar

Borderline kişilik bozukluğu, özellikle yakın ilişkilerde kaotik bir dinamik yaratır. Partnerine aşırı bağlanan birey, en küçük bir uzaklaşmayı bile “terk edilme” olarak yorumlayabilir. Bu durum ilişkide kıskançlık nöbetleri, duygusal şantaj, kendine zarar verme tehditleri gibi davranışlara yol açabilir. Ancak unutulmamalıdır ki bu bireyler bunları manipülatif değil, çaresizliğin bir dışavurumu olarak yaşarlar.

      Tedavi Edilebilir mi?

Evet, borderline kişilik bozukluğu tedavi edilebilir bir durumdur. Ancak tedavi uzun soluklu, sabır ve süreklilik gerektiren bir süreçtir. En etkili yaklaşımlardan biri olan Diyalektik Davranış Terapisi (DBT), duygusal dalgalanmalara karşı dayanıklılık geliştirmeyi, bireyin hem kendine hem çevresine karşı daha istikrarlı tepkiler vermesini hedefler.

Bunun dışında Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT), Şema Terapi, EMDR ve mentalizasyon temelli terapiler de klinik olarak başarılı sonuçlar vermektedir. Ayrıca ilaç tedavisiyle duygudurum dalgalanmaları ve anksiyete belirtileri destekleyici biçimde kontrol altına alınabilir.

Toplumun Gözünden Kaçan Gerçek: Suçlu Değil, Yaralı

Borderline bireyler çoğu zaman “manipülatif”, “dengesiz” ya da “tehlikeli” gibi sıfatlarla anılır. Oysa gerçekte bu bireylerin ruhsal dünyasında yankılanan sessiz bir çığlık vardır: “Terk edilmek istemiyorum.” Onların duygusal çıkmazları, çocuklukta inşa edilemeyen güvenli limanların yetişkinlikte yakalanmaya çalışılan gölgeleridir.

Bu nedenle toplumun, sadece psikiyatri uzmanlarının değil, yakınlarının, öğretmenlerin, iş arkadaşlarının ve karar vericilerin de bu konuda farkındalık sahibi olması gerekir. Çünkü erken fark edilen ve doğru yönlendirilen bir borderline vaka, kendi duygusal labirentinden çıkabilecek gücü yeniden inşa edebilir.


  Anlamaya Çalışmak En Büyük Destektir

Borderline kişilik bozukluğu, salt bir “hastalık” değil; yaşamla kurulan bağın hasarlı ama onarılabilir bir biçimidir. Her bireyin sevgiye, güvene ve istikrara ihtiyacı vardır. Bu yüzden karşımızdakini anlamaya çalışmak, sadece onun iyileşmesini değil, toplumsal olarak daha sağlıklı ilişkiler kurmamızı da sağlar.

Belki de sorulması gereken en önemli soru şudur:

Birini “çok zor biri” olarak etiketlemeden önce, onun aslında neyle savaştığını öğrenmeye çalıştık mı?

     Sessiz Acılara Kulak Verin

Bir sabah uyanıp aynadaki yansımasına bile yabancılaşan, sevilmeye değer olup olmadığını sorgulayan, bir mesajın gelmemesiyle kalbi hızla çarpan birini tanıyor olabilirsiniz… Belki bir arkadaşınız, bir öğrenciniz, bir kardeşiniz… Belki de sizsiniz.

Borderline kişilik bozukluğu yaşayan bireyler, iç dünyalarında büyük fırtınalar koparken dışarıdan anlaşılmaz ya da karmaşık görünebilirler. Ama her karmaşanın ardında bir anlam, her taşkın duygunun ardında bir yara vardır.

Bu nedenle, yargılamadan önce anlamaya çalışın. “Ne yapmaya çalışıyor?” demek yerine “Acaba ne yaşıyor?” diye sorun. Çünkü empati bir tedavi değil ama iyileşmenin başlangıcıdır.

Bu yazıyı okuduktan sonra belki bir mesaj atarsınız, belki sadece bir sessizliğe eşlik edersiniz. Ama emin olun, bu bile birinin hayatında çok şeyi değiştirebilir.

Sınırda yaşayanlara sadece bir adım atın; bazen bir adım, bir hayat kurtarır.

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

YORUMLAR

  • 4 Yorum
  • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    2 gün önce
    Rica ederim.
  • Nükte
    3 gün önce
    Sevgi unutturulursa ne olur? mahrumiyet mahrum kalirsak ne olur?Hayatta kalma mucadelemiz için neler düşünür yaparız?Çok tesekkurler hocam guzel dusundurucu yazilariniz için.
  • Nükte
    3 gün önce
    Sevgiyi unutturulmuş birine sevgiyi yeniden hatırlatabilirmiyiz çok tesekkurler hocam.
  • Hüseyin uçar
    4 gün önce
    Hocam Şu zaman da toplumun &99 u sınırda yaşıyor bazen insan kendini anlamıyor kimi anlama çalışacağız ki