Gölgede Kalan Kimlik
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Gölgede Kalan Kimlik

10 Haziran 2025 - 09:49

Kimlik Arayışı ve Gölgeyle Yüzleşme!.. Modern Bireyin Sessiz Savaşı…

Kim olduğumuzu gerçekten biliyor muyuz? Yoksa toplumun, ailenin, geleneğin ve modern dünyanın bizden istediği rolleri kusursuzca oynarken kendi öz benliğimizi çoktan kaybettik mi? Bu sorular, yalnızca felsefi bir sorgulama değil; aynı zamanda bireyin ruhsal dünyasında kronikleşmiş bir kimlik bunalımının işaretidir.

Carl Gustav Jung’un analitik psikolojisinde yer alan “gölge arketipi”, bireyin bastırılmış, inkâr edilmiş, toplum tarafından kabul görmeyen yönlerini simgeler. Jung’a göre her birey, bilinçli kişiliğinin (persona) ardında, sosyal olarak kabul edilmediği için bastırdığı duyguları, arzuları, düşünceleri ve eğilimleri taşıyan bir gölgeye sahiptir. Bu gölge, bastırıldıkça güçlenir ve bireyin ruhsal bütünlüğünü tehdit etmeye başlar. Ne var ki kimlik inşa sürecinin sağlıklı bir şekilde tamamlanabilmesi için, bireyin bu gölgeyle yüzleşmesi ve onu tanıması gerekir.

Kimlik arayışı, özellikle postmodern toplumlarda bireyin en temel krizlerinden biri haline gelmiştir. Geleneksel aidiyet yapılarının çözülmesi, sosyal rol kalıplarının esnekleşmesi ve bireyselliğin yüceltilmesi, insanları kendi kimliklerini dışsal referanslar üzerinden tanımlamaya itmiştir. Sosyal medyada yaratılan dijital benlikler, tüketimle beslenen kimlik temsilleri ve sürekli performans gösterme zorunluluğu, bireyin “ben kimim?” sorusuna içten değil, görüntüsel ve dışsal yanıtlar vermesine neden olmaktadır.

Jung’un gölge arketipi burada devreye girer: 

Bastırılan duygular, travmalar, öfke, kıskançlık, korku ve değersizlik hissi, bireyin görünür kimliğinin altında yer alan bir başka benlik formu oluşturur. İnsan, kabul görmeyen bu yönlerini “başkaları ne der” kaygısıyla bastırdıkça, gölgesi büyür. Ve bu gölge, yalnızca bireysel patolojilerin değil, toplumsal yozlaşmanın ve kültürel ikiyüzlülüğün de zeminini hazırlar.

Özellikle Türkiye gibi kolektif kültürlerde, bireyin kimlik inşası büyük ölçüde “dış bakış”la şekillenir. Aile onayı, mahalle baskısı, geleneksel değerler ve cinsiyet rolleri, bireyin kendini gerçekleştirme sürecini gölgeler. Bu noktada birey, kendi olmakla toplum tarafından kabul gören biri olmak arasında sıkışır. Ve çoğu zaman, kendi gölgesinden kaçarak başkalarının ışığında yaşamayı tercih eder.

Ancak kimlik, dışsal onayla değil; gölgeyle yüzleşme cesaretiyle inşa edilir. Gerçek özgürlük, bireyin kendi karanlığını tanıyabilmesinde yatar. Jung’un ifadesiyle, “Aydınlık ancak karanlığın farkına varıldığında anlam kazanır.” Bastırılmış gölgeler tanınmadıkça birey bütünleşemez; çünkü gölgesini reddeden insan, kendini de reddeder.

Modern dünyada kimlik yalnızca bir aidiyet meselesi değil, aynı zamanda bir farkındalık meselesidir. Sahici bir kimlik, bireyin hem ışığını hem gölgesini taşıyabildiği bir bütünlük alanıdır. Kendini tanıyan ve kabul eden birey, artık ne toplumun kalıplarına ne de geçmişin yüklerine hapsolur.

Kimlik arayışı, aslında bir yüzleşme yolculuğudur. Gölgeyle barışabilen her birey, görünür olmak için değil, gerçek olmak için yaşar.

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Nukte
    3 ay önce
    Doyumsuz nefs imiz var razı olmayı hatırlasak teşkkurler hocam.
  • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    3 ay önce
    Rica ederim. Yorum için teşekkür ederim.