Sessizlikte Yiten İlişkiler
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Sessizlikte Yiten İlişkiler

28 Ağustos 2025 - 20:36

İnsanın en büyük imtihanı, çoğu zaman kendi kalbinin içinde saklıdır. Birlikte çıkılan yolculuklar başta umutla doludur; ama zamanla küçük kırgınlıklar, yanlış anlaşılmalar ve sessizlikler, o umutlu yolun taşlarına dönüşebilir. 

 
Peki, sevgiyle başlayan bir hikâye neden çoğu zaman sessizlikle biter?
 
Ünlü psikiyatrist Carl Gustav Jung şöyle der: “Karşılaşmalar, insan kaderinin temel taşlarıdır.”
Gerçekten de, bir insanla karşılaşmak sadece tesadüf değil, yeni bir kaderin başlangıcıdır. 
 
Biz bu karşılaşmaları bir şans mı yoksa bir yük mü haline getiriyoruz?
 
Amerikalı psikiyatrist Irvin D. Yalom, “İlişkiler, her iki tarafın da büyüme çabası içinde olduğunda varlığını sürdürür.” diyerek bize bir ayna tutar. Sevgi durağan değil, canlıdır; emek ve değişim ister. Bir taraf büyümek isterken diğeri aynı yerde kalırsa, yol yarıda kalır. Siz hiç fark ettiniz mi, bazen sevdiğimiz kişiye en çok ihtiyacımız olduğu anlarda aslında yanımızda değil, çok uzakta gibi gelir?
 
Sigmund Freud ise basit ama derin bir hatırlatma yapar: “Sevgi ve çalışma, insan ruhunun temel direkleridir.”
Bir ilişkide yalnızca duygular yetmez; ortak emek olmadan sevgi yavaşça solar. 
 
Peki, biz sevgiyi sadece sözlerle mi dile getiriyoruz, yoksa ona emek de katabiliyor muyuz?
 
Modern psikiyatristlerden Aaron T. Beck ise şu uyarıyı yapar: “Yanlış inançlar, ilişkilerin görünmez duvarlarıdır.”
Kıskançlık, güvensizlik, abartılı beklentiler… Çoğu zaman karşımızdakini değil, kendi zihnimizde yarattığımız gölgeleri cezalandırıyoruz. 
 
Asıl soru şu: Biz sevdiklerimizi mi yıpratıyoruz, yoksa kendi zihnimizdeki hayaletlerle mi savaşıyoruz?
 
“İlişkiler, yalnızca duygusal yoğunlukla değil; aynı zamanda bilişsel süreçler ve emekle sürdürülebilir bir olgudur.”
 
İlişkiler sadece kalpten değil, aynı zamanda akıldan ve emekten beslenir. Jung’un “karşılaşmaları”, Yalom’un “büyüme çabası”, Freud’un “sevgi ve emek” vurgusu ve Beck’in “yanlış inançlar” uyarısı bize şunu soruyor:
 
“Biz gerçekten sevmeyi mi unuttuk, yoksa sevgiyi sürdürebilmeyi mi?”
 
Belki de tüm mesele, kalbimizin sevme kapasitesinde değil; aklımızın sevgiyi yaşatabilme becerisindedir.
 
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    2 hafta önce
    Rica ederim
  • Nükte
    2 hafta önce
    İlişkiler evilikler iyi gün de kötü günde diye konuşulur söz verilir başlar taşlar duvarlar vazgeçmek için değildir aşılmak eritilmek içindir.Teşekkurler hocam.