“Çocuk bir soru sorduğunda, sadece bilgi istemez; güven, yön, aidiyet ve gerçeklik de arar.”
Bir anne, bir danışanım, şöyle yazdı:
“Hocam, çocuğum henüz 9 yaşında ama cinselliği soruyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Daha çok küçük… Anlatmalı mıyım, susmalı mıyım?”
Bu soru aslında yalnızca bir annenin değil; tüm toplumun, hatta zamanın kendisine sorması gereken bir sorudur. Çünkü çocuklar sadece biyolojik değil, aynı zamanda sosyolojik bir varlıktır. Onların soruları, yalnızca bireysel merakın değil, içinde yaşadıkları kültürün, medyanın, dijital dünyanın ve okul sisteminin de birer yansımasıdır.
Modern Toplumda Cinselliğin Kodu: Bilgi mi, Tabu mu?
Michel Foucault, “Cinselliğin Tarihi” adlı eserinde, Batı toplumlarının cinselliği bir yandan bastırıp diğer yandan da obsesif biçimde konuşmaya başladığını söyler. Cinsellik bir tabu gibi görünse de, aslında iktidar ilişkilerinin merkezinde yer alır. Anne çocuğuna neyi, nasıl, ne zaman anlatacağına karar verirken, aslında yalnızca pedagojik bir karar almaz; aynı zamanda kültürel bir iktidarın yeniden üretimine katılır.
Zygmunt Bauman ise “akışkan modernite”de çocukluğun artık “masumiyetin uzun sürdüğü bir dönem” olmaktan çıktığını vurgular. Dijital çağ, çocuklara yaşlarının çok ötesinde imgeler sunuyor. Çizgi film aralarında çıkan reklamlardan, YouTube videolarına kadar her şey, onların zihninde cinselliği daha karmaşık ve erken bir merak haline getiriyor. Bu nedenle ebeveynlerin bu soruları yok saymak yerine, yaşa uygun ve değer temelli bir dille cevaplaması kaçınılmazdır.
Anne Diliyle Bilgelik: Bilgi Vermek, Onarmaktır
Bir çocuğa cinselliği anlatmak; onun ruhuna açılan bir pencereyi aralamak gibidir. Bu pencereyi ya bilgiyle, güvenle, sevgiyle açarsınız ya da korku, suçluluk ve suskunlukla kapatırsınız. Anthony Giddens, modern toplumlarda bireylerin kimliklerini inşa ederken “yansımalı benlik” geliştirdiğini söyler. Bu, çocukların kim olduklarını, çevrelerinden aldıkları geri bildirimlerle anlamlandırdıkları anlamına gelir. Eğer cinsellik sorularına “ayıp” diye yanıt verirseniz, çocuk cinselliği kirli bir alan olarak belleğine kazır. Oysa verilecek açıklamalar, gelişim düzeyine uygun, güvenli ve sevgi temelli olursa; çocuk sağlıklı bir beden ve benlik algısı geliştirir.
Cinselliği Anlatmak Değil, Cinselliği Yaşatmamak Önemlidir
Burada asıl tehlike, anlatmaktan çok kaçınmaktır. Çünkü anlatmadığınız her şeyi çocuk başka yerden öğrenir. Bu da çoğunlukla kontrolsüz, yanlış ve çarpıtılmış kaynaklar olur. Sosyolog Ulrich Beck’in “risk toplumu” kavramı tam da bunu açıklar: Bilgiye erişim arttıkça, riske maruz kalma ihtimali de artar. Özellikle pornografik içeriklerin birkaç tık ötesinde olduğu bir dünyada, çocuğu korumanın ilk yolu onu karanlıktan değil, bilgiden uzak tutmamaktır.
Anneye Mesajım: Korkmayın, Anlatın; Ama Seçerek Anlatın
Anne olmak, sadece doğurmak değil; aynı zamanda inşa etmektir. Cinselliği çocuğa anlatmak, onun duygusal güvenliğini örmek gibidir. Dürüst ama yaşına uygun; açıklayıcı ama travmatize etmeyen; sevgi dolu ama yönlendirici bir anlatım gerekir. Cinsellik bir gerçekliktir. Anlatmazsanız o gerçek, çocuğunuzun zihin koridorlarında yanlış şekillerde büyür.
Sonuç Yerine: Sadece Cinselliği Değil, Hayatı Anlatıyoruz
Cinselliği anlatmak, aslında hayatı anlatmaktır. Sevginin, sınırın, bedenin, mahremiyetin dilini öğretmektir. Bu dili öğrenen çocuklar, sadece sağlıklı cinsellik değil, sağlıklı insan ilişkileri kurarlar.
Cinselliği anlatmak cesaret değil, sevgidir.
Ebeveynler İçin Kısa Rehber: 5 Adımda Cinsellik Konuşmaları
1. Yaşa Uygun Dil Kullanın:
9 yaşındaki bir çocuk için “bebek nasıl olur” sorusu, biyolojik detaydan çok, sevgi temelli ilişkilerin konuşulmasını gerektirir. Anlatımlarınızda sade, doğru ve bilimsel ifadeler kullanın. Abartılı benzetmeler ya da kaçamak cevaplar güven duygusunu zedeler.
2. Mahremiyet Kavramını Erken Öğretin:
“Senin bedenin sana aittir” cümlesi, çocuğun hem kendini korumasını sağlar hem de başkalarının sınırına saygı duymayı öğretir. Mahremiyet; hem fiziksel hem duygusal bir kavram olarak aktarılmalıdır.
3. Medya ve Dijital İçeriğe Ebeveyn Refakati Getirin:
YouTube, oyunlar, reklamlarda geçen cinsel imgelerden önce siz “doğru bilgiyle” orada olmalısınız. Medya, çocuğun ilk öğretmeni olmamalı; siz olun.
4. Cinselliği Sevgiyle Bağlantılayın, Korkuyla Değil:
Cinsellik sadece fiziksel bir eylem değil, aynı zamanda duygusal bir bağdır. Cevap verirken “ayıp, günah, yasak” gibi kelimelerdense, “sevgi, güven, saygı” gibi kavramlara yer verin.
5. Açık Kapı Politikası Uygulayın:
“Ne zaman bir şey merak edersen, bana sorabilirsin” cümlesi çocuğa rehber olur. Sorulara açık, yargılamayan ve hazır bir ebeveyn imajı verirseniz, çocuğunuz asla yanlış kaynaklara yönelmez.
Unutmayın:
Bir çocuğun sorusu sadece öğrenmek için değil, güven duymak içindir. Onu yalnızca bilgiyle değil, anlayışla da büyütün.
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER
YORUMLAR