Görünmez Savaş: Toplumun Sessiz Psikolojik Krizi
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Görünmez Savaş: Toplumun Sessiz Psikolojik Krizi

03 Ağustos 2025 - 21:52

 Hiçbir savaş bu kadar sessiz, hiçbir kayıp bu kadar görünmez olmamıştı: Modern çağ, insan ruhunu hedef tahtasına koyuyor.

Toplumun kalabalıkları arasında görünmez bir savaş sürüyor. Ne top sesleri var, ne duman, ne de cephe hattı… Ama kayıplar ağır. İnsanlar, ruhlarının derinliklerinde yara alıyor; kimlikleri sessizce parçalanıyor. Modern çağın en büyük paradoksu, özgürleştiğimizi sanarken aslında kişiliğimizin kuşatma altına alınması. 

Günümüzde kişilik bozuklukları yalnızca bireysel bir sorun değil; toplumun bilinçli ya da bilinçsiz şekilde ürettiği, beslediği ve normalleştirdiği bir krize dönüşmüş durumda. Psikologlar ve sosyologlar, bu görünmez savaşın etkilerini rakamlara dökmeye çalışırken, aslında en büyük kayıp ölçülemeyen bir yerde yatıyor: İnsan ruhunun sessiz çığlığında…

Modern dünyanın hızla değişen dinamikleri, sadece teknoloji ve ekonomi alanında değil, insan ruhunun en derin katmanlarında da ciddi dönüşümlere neden oluyor. Günümüzde toplumsal yapının en çok tartışılan konularından biri, kişilik bozukluklarının yalnızca bireysel bir rahatsızlık değil; sistematik olarak hedef alınan, şekillendirilen ve kimi zaman tetiklenen bir sorun haline gelmesidir. 

Toplum artık sadece bireyleri yetiştirmiyor, aynı zamanda onları yeniden tasarlıyor.

Ünlü sosyolog Erving Goffman, bireyin toplum karşısında sürekli bir “rol oynama” durumunda olduğunu belirtir. Ona göre modern yaşam, bireyi gerçek benliğini maskeleyerek toplumsal beklentilere uygun bir persona sergilemeye zorlar. 

Ancak günümüzde bu durum daha ileri bir boyuta taşınmış durumda: İnsanlar sadece rollerine sıkışmıyor, kişiliklerinin temel taşları da dijital kültür, tüketim baskısı ve sürekli başarı zorunluluğu ile yeniden şekillendiriliyor.

Fransız sosyolog Michel Foucault ise modern toplumların insan üzerinde görünmez bir iktidar kurduğunu, bireyin zihinsel ve davranışsal yapısının kontrol edilerek yönlendirildiğini söyler. 

Sosyal medya algoritmaları, iş dünyasındaki performans odaklı baskılar, kusursuzluk yanılsamasıyla bezenmiş modern ilişkiler… Tüm bunlar, özellikle narsisistik eğilimleri körüklerken, borderline, antisosyal ve obsesif-kompulsif kişilik bozukluklarının yaygınlaşmasına da zemin hazırlıyor. 

Artık kişilik bozukluğu yalnızca doğuştan gelen veya bireysel travmalarla oluşan bir sorun değil; toplumsal sistemin bilinçli ya da bilinçsiz şekilde ürettiği bir yan etkiye dönüşmüş durumda.

Benim gözlemim ise: İnsan ruhu, tarihte hiç olmadığı kadar kitlesel bir manipülasyona uğruyor. Kimi zaman “özgürlük” adı altında sınırların kaldırıldığı, kimi zaman “başarı” ve “güçlü olma” söylemleriyle empati ve insani kırılganlığın yok sayıldığı bir çağdayız. Bu ortam, bireyin ruhsal bütünlüğünü zedeliyor; kişiliği parçalanmış, duyguları bastırılmış, ilişkileri yüzeyselleşmiş yeni bir insan profili yaratıyor.

Toplumun bu sessiz salgını fark etmesi gerekiyor. Çünkü kişilik bozukluğu yalnızca klinik bir tanı değil; artık sistemin ruhlara işlediği görünmez bir mühür haline geldi. 

Belki de asıl soruyu sormanın zamanı geldi: Yeni dünya insanı iyileştirmeyi mi, yoksa onu bozarak yönetmeyi mi hedefliyor?

“Ve belki de asıl gerçek şu: Bu düzenin en büyük başarısı, ruhlarımızı sessizce hastalandırırken bizi sağlıklı olduğumuza inandırabilmesidir. Bugün kişiliğimizi korumazsak yarın benliğimizi kaybedeceğiz. Çünkü yeni dünya artık insanı değil, kontrol edilebilir bir gölgeyi var etmeye çalışıyor.”

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

YORUMLAR

  • 9 Yorum
  • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    1 ay önce
    Rica ederim
  • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    1 ay önce
    Rica ederim. Yorum için teşekkür ederim
  • Konuralp
    1 ay önce
    Teşekkürler hocam çok vurucu tespitleriniz var. İnsanın içinde cevap aradığı, kendisinin bile anlamlandiramadiği, neden böyle acaba diye hayrete düştüğü iç durumu yeni dünya düzeninin geldiği ve insanın evirdiği bu halde saklı, umudumuz azalıyor sanırım neden niçin arayışları ile göçüp gideceğiz bu hayattan.
  • Azad Gezici
    1 ay önce
    Bu yazıyı okurken kendimi yalnız hissetmediğimi fark ettim. Çünkü burada anlatılanlar, hepimizin içinde yer aldığı ama çoğu zaman fark edemediği bir ruhsal kuşatmayı görünür kılıyor. Ben de bu sessiz savaşın içindeyim; hem farkında bir katılımcı hem de bilinç uyandırmaya çalışan bir tanığım. Ruh sağlığı, özellikle bizim toplumda hâlâ yeterince tanınmıyor. Bu yüzden insanlar, sistemin yönlendirdiği kimlik kalıplarına uyum sağlarken öz benliklerinden uzaklaşıyor. Kendi iç sesimi koruyabilmek için sık sık şu soruları kendime soruyorum: “Ben neredeyim, kimim, ne için varım?” Bu tarz derinlikli düşünceler yalnızca bir eleştiri değil; aynı zamanda insanı kendine döndüren bir çağrı niteliğinde. Böylesi bir yazı, farkındalık oluşturması açısından çok değerli. Teşekkür ederim.
  • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    1 ay önce
    Rica ederim.
  • Nükte
    1 ay önce
    Dünya kendini yenilerken yapılandırırken insan duygular uyumlanmak istiyor teşekkürler yazınız için hocam.
  • Kürşat Şahin YILDIRIMER
    1 ay önce
    Rica ederim
  • GÜLGÜN KIRGIZ UWAKWE
    1 ay önce
    AYNEN AYNEN KATILIYORUM ELİNE KOLUNA YÜREĞİNE KALEMİNE SAĞLIK. HARİKA HARİKA. BİR KONU VE YAZIN. KENDİ ÖZ BENLİĞİNİ YİTİRMİŞ YOZLAŞTIRILMŞ KENDİ ÖRF VE ADETLERİNİ GELENEK VE GÖRENEKLERİNİ KAYBETMİŞ YİTİRMİŞ. VE DİNLE AFYONLAŞTURIŞMIŞ.HASTA BEYİNLERLE CAHİL BIRAKILMIŞ TOPLUMLARDA. BU DURIM ÇOK NORMAL. HALKIN RUHSAL VE BEYİNSEL ZİHİNSEL SAĞLIĞI HEM DİN İLE AFYONLAŞTURILDI. HEM DE GENÇLİĞİN UĞUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI İLE BOZULDU. MAKSAT TÜRK TOPLUMUNU VE TĞRKİYEYİ. YOK ETMEK.
  • GÜLGÜN KIRGIZ UWAKWE
    1 ay önce
    AYNEN AYNEN KATILIYORUM ELİNE KOLUNA YÜREĞİNE KALEMİNE SAĞLIK. HARİKA HARİKA. BİR KONU VE YAZIN. KENDİ ÖZ BENLİĞİNİ YİTİRMİŞ YOZLAŞTIRILMŞ KENDİ ÖRF VE ADETLERİNİ GELENEK VE GÖRENEKLERİNİ KAYBETMİŞ YİTİRMİŞ. VE DİNLE AFYONLAŞTURIŞMIŞ.HASTA BEYİNLERLE CAHİL BIRAKILMIŞ TOPLUMLARDA. BU DURIM ÇOK NORMAL. HALKIN RUHSAL VE BEYİNSEL ZİHİNSEL SAĞLIĞI HEM DİN İLE AFYONLAŞTURILDI. HEM DE GENÇLİĞİN UĞUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI İLE BOZULDU. MAKSAT TÜRK TOPLUMUNU VE TĞRKİYEYİ. YOK ETMEK.