İletişimin İnceliği: "Sen" mi, "Ben" mi?
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

İletişimin İnceliği: "Sen" mi, "Ben" mi?

08 Eylül 2025 - 21:38

“Bazen bir kelime, bir ilişkiyi kurtarır; bazen de yanlış bir ifade, tüm köprüleri yıkar.”

İnsan ilişkilerinde en büyük kırılmalar, çoğu kez yanlış seçilen kelimelerden doğar. Günlük konuşmalarımızda farkında olmadan kullandığımız “sen dili”, karşımızdakini suçlayıcı bir tavırla köşeye sıkıştırır. “Sen hatalısın, hep böylesin, bıktım artık” gibi cümleler, muhatabın doğrudan savunmaya geçmesine yol açar. Sonuç ise çoğunlukla çatışmadır.

Oysa iletişim bir köprü kurma sanatıdır. Bu köprüyü sağlam kılmanın en etkili yollarından biri de “ben dili”ni kullanmaktır. Ben dili, kişinin kendi duygu ve düşüncelerini karşısındakini suçlamadan ifade etmesidir. Yani parmağı karşımızdakine doğrultmak yerine, önce kendimizi merkeze koymaktır.

Düşünün, “Neden her zaman beni bekletiyorsun?” demek ile “Beni bekletmenden hoşlanmıyorum” demek arasında büyük bir fark vardır. İlk cümle saldırı gibi algılanırken, ikincisi sadece bir duygu paylaşımıdır. İlki karşı tarafın savunmaya geçmesine yol açarken, ikincisi empati kapısını aralar.

Ünlü psikoterapist Carl Rogers’ın dediği gibi, “Anlaşılmak, insana verilmiş en değerli hediyelerden biridir.” 

Ben dili, işte bu hediyeyi karşımızdakine sunar. Çünkü kişi kendini suçlanmış değil, anlaşılmış hisseder. Bu da iletişimin duvarlarını yıkıp köprüler inşa eder.

Sosyolog Erich Fromm ise sevgiyi tanımlarken, “Sevgi, aktif bir ilgidir; karşıdakinin gelişimine duyulan sorumluluktur.” der. 

Eğer karşımızdakini sürekli suçlayan bir dil kullanıyorsak, aslında onun gelişimine katkı sunmak yerine, onu köşeye sıkıştırıyoruz. Oysa ben dili, hem kendimizi ifade etmemize hem de karşımızdakine gelişme alanı açmamıza olanak tanır.

Düşünür Søren Kierkegaard da insan ilişkilerinde samimiyetin önemini vurgulayarak, “Hayat, sadece geriye bakıldığında anlaşılabilir; ama ileriye doğru yaşanmalıdır.” der. 

İletişimde ben dilini tercih etmek, ileriye doğru daha sağlıklı ilişkiler kurabilmenin anahtarıdır. Çünkü geçmişteki suçlamalar ve kırgınlıklar yerine, şu anki duygumuzu ve ihtiyacımızı dile getirir.

“Günlük Yaşam İlişkilerinde İletişim Dili: Ben Dili ve Sen Dili Karşılaştırması”

Eşler Arası İletişim:
Ayşe, eşi Mehmet’in sürekli telefonla meşgul olmasından şikâyetçidir. Ona, “Sen beni hiç dinlemiyorsun, hep telefonunla uğraşıyorsun!” dediğinde Mehmet savunmaya geçer. Oysa “Sohbet ederken telefonla ilgilenmemen benim için çok değerli olurdu” demesi, hem duygusunu ifade eder hem de eşinin değişim göstermesine fırsat tanır.

İş Hayatında İletişim:
Bir yönetici, çalışanına “Sen sorumluluklarını yerine getirmiyorsun” dediğinde, çalışan kendini tehdit altında hisseder. Ancak “Projede gecikme yaşandığında ben de baskı altında kalıyorum” cümlesi, karşı tarafı savunmaya itmeden durumu netleştirir.

Arkadaşlık İlişkileri:
Ali, arkadaşı Burak’ın sık sık randevulara geç kalmasından rahatsızdır. “Sen hep geç kalıyorsun, saygısızsın!” demek yerine, “Buluşmalara geç kalman beni değersiz hissettiriyor” demesi, ilişkinin yıpranmasını önler.


Unutmayalım, “sen” dili çoğu kez mesafe koyar, “ben” dili ise yakınlık kurar. Bir ilişkide karşılıklı güven ve anlayışın gelişmesi için suçlamaktan çok paylaşmaya ihtiyaç vardır. Kısacası; hayatımızdaki çatışmaları azaltmak, ilişkilerimizi güçlendirmek ve kendimizi daha doğru ifade etmek istiyorsak, dilimizi değiştirmekten başlamalıyız.

Sonuçta her söz, bir tohum gibidir. “Sen dili” öfke ve kırgınlık tohumları ekerken, “ben dili” empati ve anlaşma tohumları yeşertir. 

Tercih bize kalmış: çatışma mı, uyum mu?

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

YORUMLAR

  • 0 Yorum