İlişkilerde Beklenti Tuzağı
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

İlişkilerde Beklenti Tuzağı

22 Ekim 2025 - 16:49

Olmalarını İstediğimiz İnsanlar…

İnsan, çoğu zaman karşısındakini olduğu gibi değil, olmasını istediği gibi görür. Bu nedenle çatışmaların, kırgınlıkların ve uzaklaşmaların temelinde çoğu kez “gerçek kişi” değil, “bizim zihnimizdeki versiyonu” vardır. Bizi başkaları hakkında gerçekten rahatsız eden şey, onların kim oldukları değil, kim olmalarını beklediğimizdir.

Sosyolog Charles Horton Cooley, “Ben, başkalarının benim hakkımda ne düşündüklerini düşündüğüm kişiyim” derken bu aynalama döngüsünü çok önce fark etmişti. 

Biz, karşımızdakinin bakışıyla şekillenir; o da bizim ondan beklentimizle. Bu karşılıklı yanılsama, ilişkilerin görünmez ama güçlü bir zinciridir. Çünkü çoğu zaman sevmek değil, şekillendirmek isteriz.

Psikiyatrist R. D. Laing ise insan ilişkilerindeki bu labirenti şu sözlerle özetler: “Birbirimizin zihinlerinde yaşıyoruz, ama kimse gerçekten bir diğerini tanımıyor.” 

Laing’in bu tespiti, özellikle romantik ilişkilerde “anlaşılmama” hissinin kökenine işaret eder. Karşımızdaki kişi bizi anlamıyor değildir belki; biz, onun anlayış biçimini kendi kalıbımıza sığdıramıyoruzdur.

Sosyolog Norbert Elias ise “medeniyet süreci” kavramıyla insanların toplumsal ilişkilerinde bastırılmış duyguların ve beklentilerin nasıl bir denetim mekanizmasına dönüştüğünü anlatır. 

Günümüzde bu mekanizma, “duygusal uygunluk” adı altında yeniden üretiliyor. İnsanlar artık hissetmekten çok, uygun hissetmeyi tercih ediyor. Çünkü duygular bile sosyal normlara hizmet ediyor.

Psikiyatrist Viktor Frankl’ın bir sözü burada bize yön göstermekte: “İnsan, kendini gerçekleştirmek yerine çoğu kez başkalarının beklentilerini gerçekleştirmeye çalışır.” 

Oysa başkalarının kalıbına sığmaya çalıştıkça, kendi özümüzden uzaklaşırız. Bu nedenle bazı insanlar bizi değil, bizdeki kendi hayal kırıklıklarını yansıtır.

Sonuçta, ilişkilerde huzur; karşımızdakini değiştirmeye çalışmaktan vazgeçtiğimiz an başlar. İnsan, olduğu gibi kabul gördüğünde değil, olamadığı hâliyle de sevildiğinde gelişir.


DİP NOT:
Gerçek olgunluk, başkalarını düzeltmekten çok, kendi beklentilerini tanımakla başlar. Çünkü çoğu zaman “bizi rahatsız eden insan” değil, “bizim beklentilerimiz”dir.

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

YORUMLAR

  • 0 Yorum