Sessiz Çığlıklar Toplumu: Görünmez Acının Sosyolojisi
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

Sessiz Çığlıklar Toplumu: Görünmez Acının Sosyolojisi

29 Eylül 2025 - 08:09

Modern toplumun parlak vitrinlerinin ardında, her gün milyonlarca insan sessiz bir çığlık atıyor. Görünürde başarı, neşe ve bağlantı çağında yaşıyoruz; ancak Zygmunt Bauman’ın “Akışkan Modernite”de altını çizdiği gibi, ilişkilerimiz suya yazı yazmak kadar kaygan. 

Sosyal medyanın ışıltılı ekranları, bireyin derin yalnızlığını örten dijital bir maske hâline geliyor.

Psikanalist Donald Winnicott, “Gerçek kendilik, ancak güvenli bir ortamda filizlenir” derken, aslında bugünün kent yaşamını da tarif ediyordu. 

Güvenin yerini sürekli performans alma baskısı aldığında, insanlar kendi öz seslerini duyamaz hâle geliyor. Toplumsal aidiyetin yerini ise, geçici onay arayışları dolduruyor.

Görünürlük Çağı ve İçsel Kayıp

Fransız sosyolog Pierre Bourdieu’nün “sembolik sermaye” kavramı, bugünün sosyal medya beğenilerinde yeniden hayat buluyor. Bourdieu’ye göre birey, toplumdaki yerini görünürlükle inşa etmeye çalışır. Ancak bu görünürlük yarışı, içsel derinliği zayıflatıyor. 

Ruh sağlığı kliniklerinde artan anksiyete ve depresyon vakaları, sadece biyolojik değil, aynı zamanda kültürel bir fenomenin de yansıması.

Psikiyatr Viktor Frankl, “İnsanın anlam arayışı bitmez; asıl trajedi, anlamın yerini hazzın almasıdır” der. 

Tüketim kültürünün sunduğu anlık keyifler, bu arayışı geçici olarak sustursa da, uzun vadede içsel boşluğu derinleştirir.

Dayanışmanın İyileştirici Gücü

Peki bu sessiz çığlıktan çıkış mümkün mü? 

Emile Durkheim, intihar üzerine yaptığı klasik çalışmasında, güçlü toplumsal bağların bireysel acıları hafifletebileceğini göstermişti. 

Günümüzde de küçük topluluklar, destek grupları ve anlam odaklı ilişkiler, bireyin psikolojik direncini artıran en güçlü faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.

Psikanalist Erich Fromm’un sözleriyle: “Sevgi, bir sanat olarak öğrenilmelidir.” Bu sanat; empati, sorumluluk ve gerçek bağ kurma cesaretiyle beslenir. Sessiz çığlıkların duyulabilmesi için, önce birbirimizi gerçekten dinlemeyi öğrenmemiz gerekir.

Görmek ve Görebilmek

Toplumun görünmeyen acılarını görmek, yalnızca bireysel bir duyarlılık değil, aynı zamanda etik bir sorumluluktur. Bauman’ın ifadesiyle, “İnsani sıcaklığın olmadığı bir dünyada, kuralların soğukluğu hiçbir şeyi iyileştiremez.” 

Bu nedenle her birimiz, yalnızca kendimiz için değil, sessizce acı çeken başkaları için de birer “görme” pratiği geliştirmeliyiz.

Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER

YORUMLAR

  • 0 Yorum