Kimi insan sevilmek ister, kimi anlaşılmak… Ama belki de en derininde, hepimiz “görülmek” isteriz.
Görülmek, sadece bir çift gözün üzerimizde olması değildir; içimizin, yaralarımızın, sessiz çığlıklarımızın fark edilmesidir. Modern ilişkiler, bu “görülme” arzusunun en çok kırıldığı yer haline geldi.
“Gerçek sevgi, sevme eylemidir, alınan değil verilen bir güçtür.” — Erich Fromm
Fromm’un bu sözü, aşkın bir “alma” değil, “verme” kapasitesi olduğunu hatırlatır. Ancak günümüzde sevgi, çoğu zaman bir yatırımın karşılığı gibi görülüyor.
“Verdiğime değsin”, “o da beni sevsin”, “benim kadar emek versin” gibi cümleler, aşkı bir alışverişe dönüştürüyor.
Oysa sevgi, karşılık bulmasa da içsel bir olgunlukla var olabilendir. Gerçek sevgi, karşılık beklemeden verir; çünkü kendi varlığından emindir.
“Aşk, akışkandır; modern zamanlarda kalıcılığını yitirir.” — Zygmunt Bauman
Bauman’a göre modern insan, bağlanmaktan korkar ama yalnızlıktan da kaçar.
Bu ikilem, ilişkileri bir “geçicilik kültürü”ne sürükler.
Kişiler, bir ilişki bitmeden zihninde yenisini inşa eder; çünkü “duygusal süreklilik” artık risk gibi görülür.
Bağlanmaktan korkan birey, aslında terk edilmekten değil, kendini teslim etmekten korkar.
“Aşk, artık duygusal bir deneyimden çok, bir kimlik göstergesine dönüştü.” — Eva Illouz
Illouz’un gözlemine göre insanlar aşkı yaşamak yerine, “aşık olmuş görünmeyi” tercih ediyor.
Sosyal medya, romantizmin değil, gösterişin arenası haline geldi.
Birlikte çekilen fotoğraflar, aşkın kanıtı değil; çoğu zaman yalnızlığın dijital maskesidir.
Gerçek sevgi, görünürlükten çok, derinlikte yaşanır — sessiz, ama güçlü bir bağla.
“İçimizdeki gölgeleri tanımayan, gerçek sevgiye de ulaşamaz.” — Carl Gustav Jung
Jung’a göre insan, kendi karanlığıyla yüzleşmeden kimseyi gerçekten sevemez.
Birçok ilişki bu yüzden kırılır: çünkü kişi, karşısındakini değil, kendi eksik yanlarını sevmeye çalışır.
Aşkın kırılma noktası, karşımızdakini “bize iyi gelen yanlarıyla” değil, “bizde kötü hissettirdiklerini de görebilerek” sevmektir.
Sonuç: Sevgi Artık Cesurların İşidir
Aşk, çağımızda bir duygudan çok bir cesaret biçimi haline geldi.
Kendini açabilmek, zırhlarını indirebilmek, karşındakine içini gösterebilmek artık en büyük risklerden biri.
Ama asıl güzellik, tam da orada başlar:
Savunmasız olduğunda, çıplak bir kalple “ben buradayım” diyebildiğinde.
Çünkü aşk, en çok korkuların yankılandığı yerde büyür.
Ve bazen, en güzel aşk; kaybetmeyi göze alanların aşkıdır.
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER


YORUMLAR